18 Temmuz 2023 Salı

 

                                     


                      GÖKTÜRKLER

   Göktürkler köken olarak Hunların bir kolu olan Aşina ailesinden gelmektedirler, Hun birliği dağılınca 500 kişilik bir oba halinde Cücenlere sığındılar Cücen kağanı onların Hun devletinin içinde demircilikle uğraşan bir topluluk olduğunu bildiği için Altay dağlarının güney eteklerine demircilikle uğraşmaları için yerleştirdi. Aşina’nın kelime anlamı Kurt neslinden gelen demektir. Göktürklerin yaratılış destanına göre düşmanları tarafından kılıçtan geçirilen Türk obasında sadece bir ayağı ve bir eli kesilmiş bir erkek çocuk dişi bir kurt sayesinde kurtulur, Türk mitinde Asena olarak adlandıran dişi kurt ile çocuğun on bir çocuğu olur Türk obası bu on bir çocuk sayesinde çoğalır eski gücüne geri kavuşur ve düşmanlarından intikamlarını alırlar. Efsaneye göre on bir oğuldan birisi Yizhi Nishidu dur ve Göktürklerin ilk Kağanı Bumin Kağan Yizhi Nishidu’nun soyundan gelir. Bumin Kağanın babası Ashina Tuwu Göktürklerin Büyük Yabgusu unvanını kullandığı Çin kaynaklarında belirtilmiştir, Ashina Tuwu ölünce yerine büyük oğlu Bumin geçti.

   Bozkırda bir kurt doğuyor: Bumin 542 yılında Batı Vey (Tabgaç) krallığı sınırlarında yağma hareketinde bulunmasıyla ilk kez Çin kaynaklarında kendisinden bahsedilmiştir, 545 yılında Batı Vey ile ticari ilişkiler kurulmuş karşılıklı elçi gönderimleri olmuştur. 546 yılında Cücenlere karşı ayaklanan Tölesleri ağır bir yenilgiye uğratan Bumin Cücen kağanı Anahuan’ın kızıyla evlenmek istedi. Ancak Anahuan’ın elçisi “Senin gibi demirci köle hangi cüretle benimle kızımı isteyebilir?” sözünü iletti, Bumin sinirlenerek elçiyi öldürdü ve bu olay neticesinde Cücenlerden bağımsız hareket etmeye başladı. 551 yılında Batı Vey Prensesi Chang ile evlendi, ertesi yıl Cücenleri ağır yenilgiye uğrattı Kağan Anahuan yenilgi sonucu intihar etti, Cücen Konfederasyonu dağıldı ve Bumin “İlig Kağan” unvanını alarak Ötüken merkezli tarihteki Türk adıyla kurulan ilk devlet olan Göktürk Kağanlığını kurdu. Devletin Batı kanadını yönetmesi ve genişlemesi için İstemi Yabgu ya verdi ve Kağanlığının ilk yılını doldurmadan 553 yılında öldü, yerine büyük oğlu İssik (Kara) Kağan geçse de o da ertesi yıl öldü, 554 yılında Bumin Kağanın diğer oğlu Mukan Kağan Göktürklerin başına geçti.

   552 yılında Bozkırda Cücenlerin dağılmasıyla büyük bir otorite boşluğu oluşmuştu, 1 er yıl arayla Bumin Kağan ve Kara İssik Kağanın ölümüyle yeni kurulan Göktürk devletinin de durumu zorlaşmıştı, böyle karışık dönemde başa geçen Mukan Kağan, Göktürkleri toparlayarak Bozkırda yeni güçlenmeye başlayan Kitanların gücünü kırdı, 555 yılında Çinin Tsi(Chi) topraklarına sığınan Cücenleri ortadan kaldırdı, ertesi yıl Kırgızları ve Kitanları Göktürk Federasyonuna bağladı, İstemi yabgunun Akhunlara saldırmasıyla Çin askeri destek göndermek istese de Mukan Kağan Çin ordularını ardı ardına bozguna uğrattı, bu sıralar Çin’de büyük bir iç savaş vardı, Mukan Kağanda bu ortamdan yararlanarak Çine seferler düzenledi. Göktürklerin akınlarını durdurmak ve desteğini almak için Çin devletleri birbirleriyle yarışırcasına Mukan Kağana elçilik heyetleriyle beraber çeşitli hediyeler gönderdiler. Mukan Kağanın kızı 568 yılında Kuzey Zhou İmparatoru Vu ile evlenerek İmparatoriçe Aşina adını aldı, bu evlilik sayesinde Kuzey Zhou’nun zenginlikleri Göktürk ülkesine akmış, Mukan Kağanda bu evliliği iyi kullanarak Çin üzerindeki baskısını artırmıştır. İmparatoriçe Aşina İmparator Vu öldükten sonra yeni İmpaatorun üvey oğlu olmasına rağmen Çin sarayında saygı görmüş Çin siyasetin etkin bir rol oynamıştır, bu durum İmparatoriçe Aşina 582 de ölesiye kadar devam etmiştir. 572 yılında Mukan Kağan öldüğünde Bozkıra tam egemen olmuş, Kore yarımadasından Hazarın batısına kadar genişlemiş büyük bir devlet bıraktı. Mukan Kağan yerinde ve zamanın şartlarına göre hareket eden, yeri geldiğinde sert yeri geldiğinde hoşgörülü davranan bir Kağan, savaş meydanlarında kurt kadar zeki bir komutan ve kudretli bir savaşçıydı. Ölmeden önce yerine oğlu Apa’nın değil de kardeşi Taspar ın geçmesini vasiyet etti.

Mukan Kağan'ın ölümünde Göktürkler

 Taspar Kağan Hükümdarlığa geçince abisi Mukan kağanın politikasını devam ettirerek Çindeki Zhou ve Chi devletlerine hakim tutumu korudu. Çok genişleyen devlette yeniden idari yapılanmaya giderek, ağabeyi Kara İssik Kağanın oğlu İşbara Kağanı doğuya, kardeşi Ju-tan’ın oğlu Börü Kağanı batı’ya göndererek kendisini Kağanlar Kağanı ilan etti. Taspar Kağan döneminde Göktürk yurdunda Budizm dini yayılmaya başlamış ancak Kağanın Budist olduğuna dair bir kayda rastlanılmamıştır. 577 yılında Göktürklerin desteklediği Chi Krallığı, Zhou Krallığı tarafından yıkılınca 578 yılının yazında Taspar Kağan sefere çıkarak Zhou Krallığı ordularını mağlup etti. 580 yılında taraflar arasında barış yapılarak Taspar Kağan Zhou Prensesi ile evlendi. 581 yılında ölünce Kağan olmak için Göktürk küçük Kağanları iç savaş başlattı, Taspar Kağan ölmeden önce Mukan Kağan’ın oğlu Apa’nın yerine geçmesini vasiyet etse de toplanan kurultay Taspar Kağanın oğlu Amrak’ın hakkı olduğunu söyleyerek Amrak’ı Kağan ilan etti, Amrak ülkede huzuru sağlayamayacağını anlayınca, İşbara Kağanın lehine hakimiyetten çekildi. Gergin geçen bu süreçte Aşina hanedanın olan hiçbir Yabgu Kağanlık iddiasından vazgeçmedi ve böylece Göktürk iç savaşı başladı.

 Batıda ise İstemi Yabgu önce Bumin Kağana sonra Mukan Kağana saygılı davranmış Taspar Kağana da gerekli saygıyı göstermiştir. Göktürk Kağanlığının güçlenmesinde büyük rol oynamış Sasanilerle birlik olup Akhunları yıkmış daha sonraları da Sasanilerle arası bozulunca Doğu Roma ile ittifak yaparak pek çok kez Sasanileri zor durumda bırakmış, Doğu Roma ile ortak Hareket ederek siyaseten Asya da üstün konuma gelmiştir.  

  Bozkırda ayaz: Kurultayda hiçbir iddiası olmayan İşbara birdenbire Amrak sayesinde Kağan oldu. Öte yandan devletin batı kanadını idare eden İstemi yabgu 576 yılında ölünce yerine Tarduş geçmişti ve Tarduş Taspar Kağanın ölmüyle bağımsız hareket etmeye başladı. İşbara Kağan olduktan sonra Ötükenden ayrılmadı, Amrak Moğolistanda bulunan Tuul Nehri civarında egemenlik kurdu, Apa ise Kuzeydeki bozkır topraklarına egemen oldu. Böylece devlet fiili olarak bölünmüş oldu.

 584 de İşbara Kağan Apaya saldırarak Apa’nın Taduş’un yanına kaçmasını sağladı, Apa Tarduşla ittifak olarak İşbara kağanın güç kaybetmesini bekledi. Apa üstünlüğü tekrar eline almaya başlamasıyla İşbara kendisini koruyabilmek ve Apayı yenmek için Çinlilerden yardım almaya karar verdi, İşbara Çin yardımlarıyla üstünlüğü tekrar ele geçirince Apa batıya çekilerek günümüzdeki Özbekistan kenti olan Paykent’e çekildi. Tarduşla ipek yolu hakimiyeti için arası bozulan Apa Tarduştan gerekli desteği bulamadı, 587 yılında hem İşbara hem Apa öldü. İşbaranın ölümüyle kardeşi Baga Kağan olsa da Göktürkleri birleştirmeyi başaramadı özellikle batı da önemli bir güç olan Tarduş’un hakimiyetini kıramadı. Tarduş’un 618 yılında ölümüyle yerine torunu Tong Yabgu Kağan geçti, 619 da Sasaniler ile yapılan savaşı kaybeden Batı Göktürkleri bu yenilgi üzerine Karluk ve On-Ok boylarının isyan etmesi üzerine çöküş evresine girdiler.628 yılında Tong Yabgu ölünce devlet ikiye bölündü. İkiye bölünen devletin Hazarın batısında kalan kolu Hazar Kağanlığını kurulmasında etkin bir rol oynadı, devletin doğu kanadı ise çıkan isyanlar sonucunda giderek Çin egemenliğine girdi ve 658 yılında tamamen Kağanlık yıkıldı. Diğer taraftan Baga Kağan döneminde Sui Hanedanının baskısı giderek Göktürkler üzerinde arttı, Baga Kağan bu baskılar sürerken ölünce yerine Kimin Kağan, o da ölünce yerine Şi-Pi Kağan geçti. Şi-Pi Çinlilerin baskılarını kırarak Doğu Göktürklerini tekrar toparlamayı başardı Çine verilen vergiyi durdurarak savaş ilan etti yapılan savaşta Çin ordusunu büyük bir bozguna uğrattı Göktürklere eski gücünü yaşatan Şi-Pi Kağan 619 da öldü yerine geçen Cu-lo Kağan Çinli Eşi tarafından zehirlenerek öldürüldü Çu-lo dan sonra yerine geçen kardeşi İl Kağan 630 yılında Çin’e akın etti bu seferlerin sonuncusunda Çinlilerin İl Kağan’ı esir etmesiyle birlikte Göktürk beyleri de Çin’e teslim oldular, böylece Göktürklerin esaret yılları başladı.   

 

3 Temmuz 2023 Pazartesi

AVAR KAĞANLIĞI


    
    Avarlar kim?
: Avarlar, Akhun devletinin kuruluşunda etkin bir rolü olan Hunların Uar boyunun Kuzey Kafkasya’daki halkları birleştirmesiyle ortaya çıkmışlardır. Avar ya da Apar karşı koyan direnen anlamına gelmekle beraber Göktürk kaynaklarında Apar, Rus kaynaklarında Obri olarak geçerler büyük bir ihtimalle kendilerine Avar dedikleri için Doğu Roma kaynaklarına da bu şekilde geçmiştir. Avarlar ile Cücenlerin hiçbir bağı olmayıp Cücenler Ön Moğol topluluğu olan Sienpilerden gelen bir topluluktur. Akhun Devleti Sasani-Batı Göktürk ittifakı ile yıkılınca Uarlar İstemi Yabgunun önünden kaçarak kuzey Kafkasya’da yaşayan Sabirler ile karşılaşmışlardır. Sabirleri iterek yollarına devam Avarlar Karadeniz’in kuzeyinden yola devam ederek Alanları da mağlup ettiler. Bölgede Doğu Roma İmparatorluğunun gücünü bilen Avarlar 557 yılında Doğu Roma’ya elçi göndererek ittifak anlaşması imzalanmıştır, böylece Avarlar Altın karşılığında Doğu Roma’nın bölgedeki düşman kavimleri olan Kutrigular, Sabirler, Antoklar ve Onogurlar üzerinde hakimiyet kurarak bölgedeki en büyük güçlerden birisi olmuşlardır. Ayrıca 556 yılında Kapgan (Mu-ço) Kağanın Cücenleri dağıttığı bilinmektedir, o dönemin dünyasında bir sene gibi kısa bir süre de Cücenlerin Kafkasya ya gelmeleri mümkün olmadığı için bu durum Cücenler ile Avarların ayrı iki kavim olduğu ortaya çıkarmaktadır.


         Panonya Kurtları: Avarlar Doğu Roma İmparatorluğunun ödediği altınlar sayesinde Avrupa Hunlarından boşalan otorite boşluğunu doldurarak Kuzey Karadeniz de hakim güç oldular. 562 yılında Bayan Kağanın önderliğinde günümüzde Macaristan ovası diye bilinen Panonya ovasında yaşayan Gepid krallığına saldırarak yıkmışlar ve başkentlerini Segedin’e taşımışlardır. Lombardlarla ittifak anlaşması imzalayarak Gepid Krallığını yıkan Avarlar Lombardları İtalya’ya saldırmaya teşvik ederek onların İtalya ya göç etmelerine teşvik etmişlerdir, bu kavimler göçünün son dalgası olmakla beraber Avarlar Lombardlardan boşalan araziye yerleşerek Frank Krallığı ile komşu olmuşlardır. 1.Bayan Kağan 568 yılında Doğu Roma’ya elçi göndererek verilen haracın arttırılmasını yoksa Doğu Roma topraklarını istila etmeye hazır olduğunu bildirdi. Avarlar diplomatik olarak Slav kabilelerini birbirine kışkırtmada başarılı olmuştur. Doğu Roma Slav saldırılarına maruz kalınca Bayan Kağandan yardım istedi böylece Slavlar üzerine yürüyen Avarlar kısa sürede Slavları mağlup etti ancak Doğu Roma artan haracını ödeyemez duruma gelince Avar-Doğu Roma savaşı çıktı. 602 yılında Bayan Kağan öldüğünde Avarlar, bugünkü Avusturya’dan başlayarak Pontik Bozkırlarına dek uzanan bir imparatorluk olmuşlardı.


         Bayan Kağandan sonra güçlerini muhafaza eden Avarlar 626 yılında Doğu Roma-Sasani savaşına Sasaniler tarafına katıldılar ve Slav kabileleriyle beraber İstanbul’u kuşattılar. Avarlar Sasani donanmasını beklemeyerek şehre saldırınca geri püskürtüldüler, Sasaniler Anadolu yakasındaki şehirlere saldırsa da başarısız oldular, Slav donanması ise Roma donanması tarafından yakılmıştır. Slavlar karadan da düzensiz saldıkları için Avarlar ve Slavlar geri çekilmek zorunda kalmışlardır. İlk defa İstanbul’u kuşatan Türkler, başarısızlıklarının suçunu Slavların üzerine atmasıyla Avar-Slav çatışması başlamış oldu. Avarların İstanbul önlerinde mağlup olması Bulgarlar ve onların etrafında toplanan Kutrigu, Utigu ve Onogurların ayrılmasına yol açtı. 640 yılında Hırvatların ayrılması, Avar-Slav savaşlarının her iki tarafında yıpranmasına neden olması Avarlara güç kaybettirdi. Avarlar Franklar, Bulgarlar ve Slavlar ile savaşları sonucunda ellerinde sadece Panonya ovası kaldı. Doğu Roma ile aralarına Bulgarlar yerleştiği için Doğu Roma ile daha fazla savaşmamışlardır. 670 yılına gelindiğinde Bulgarlar 4 kola ayrılmış, Avarlar Slav kabileleri ile tekrar anlaşarak Konfederasyona dahil olmalarını sağlamışlardır. Bu durum Avarların bölgesel konumlarını güçlendirdi ancak ne Avarlar ne Doğu Roma bir daha balkanlar üzerinde hakimiyet kuramadılar. 690 yılından itibaren Avarlar da artık yerleşik hayata geçmeye başladılar göçebe yaşam tarzını yarı yarıya bırakıp kentsel merkezlerde toplanan Avarların sayısı her geçen yıl artmıştır.

         788 yılına kadar Avarlar bölgede varlıklarını sürdürebilmek için barış politikasına yöneldiler. 788 yılında sınır anlaşmazlıkları yüzünden Bavyera Frankları ile yaşanan sorunlar yerini savaşa bıraktı. 788 yılında Ybbs Nehri civarındaki savaşı Franklar kazandı, Avarların direnişi devam etse de 791 yılındaki Şarlman önderliğindeki Frank ordusu karşısında etkisiz kaldılar. Avarlar Frank ordusunun önünden kaçarak şehirlere sığınıyordu o dönemde Avar atlarının hastalık sonucu telef olması, Frank ordusuna Slavların destek vermesi ve Avar kabileleri arasındaki çatışmalar Avarların Frankların karşısına ordu çıkartamamasına neden oldu. 796 yılında Pepin’nin seferleri ile Avarları gücü tamamen kırıldı ve Avar kabile reislerinin hepsi teslim oldular, Pepin ise ancak Hristiyan olmaları şartıyla onların yaşamasına ve otoritelerinin kabul edilmesine izin verdi. 804 yılında Bulgarlar bölgede güç gösterisinde bulunarak Franklara bağlı kalan Avarları bozguna uğrattı. Avarlar giderek Hristiyanlaşarak bölgedeki Avar etnik kimliği eridi. En son Avar kağanları Hristiyan olan Theodorus ve Abraham Bulgarlar karşısında Franklardan yardım isteseler de Franklar kendi iç meselelerine dönerek Avarları kendi kaderlerinde bıraktılar. Avar kağanlığı 826 yılında tamamen yok olarak bölgede yaşayan halklarla kaynaşmışlar en son 890 yılında Avar kalıntılarından söz edilse de bu Avar toplulukları da Macarlar tarafından asimile edilmiştir.